Samet’in Şanssızlığı ve Montella’nın Tercihleri

Portekiz maçında kendi kalesine gol atan Samet’e tepkiler çığ gibi büyüyor. Ancak, Gürcistan maçında boş kaleye gitmekte olan top Samet’in kafasına çarpmasaydı bugün turnuvaya veda etmiş olacaktık. Bu şanssız an, sadece Samet'in bireysel hatası olarak değil, takımın genel performansının bir yansıması olarak değerlendirilmelidir.

Portekiz maçında kendi kalesine gol atan Samet’e tepkiler çığ gibi büyüyor. Ancak, Gürcistan maçında boş kaleye gitmekte olan top Samet’in kafasına çarpmasaydı bugün turnuvaya veda etmiş olacaktık. Bu şanssız an, sadece Samet'in bireysel hatası olarak değil, takımın genel performansının bir yansıması olarak değerlendirilmelidir. Tek suçlu Samet mi? Peki ya Montella’nın tercihleri ne olacak? A Milli Takımımız hakkında dünya manşetlerini süsleyen Arda Güler, ilk maçında gol atıp "maçın adamı" seçilmişken, bugünkü maçta yedek kulübesinde kaldı. Genç yeteneklerimize bu denli güven eksikliği duyulması, birçok futbolsever tarafından anlaşılır bulunmuyor. Pepe 41 yaşında, Ronaldo 39 yaşında sahada olabiliyorken, bizim genç oyuncularımızın yorgunluk bahanesiyle yedek bırakılması oldukça eleştiriliyor. Tüm Türkiye’nin, Avrupa’nın ve dünyanın gözü Arda’nın üzerindeyken, onun yedek bırakılmasının mantıklı bir izahı olamaz. Sahada Hakan Çapanoğlu ve Fedi Kadıoğlu ellerinden geleni yaparken, diğer oyuncularımızın performansı ise yetersizdi. 3-0’lık mağlubiyet hak edilmiş bir skor olsa da, her şey bitmiş değil. Önümüzdeki Çekya maçı büyük bir önem taşıyor. Eğer Büyükekşi, Halil ve Montella üçlüsü bugünkü gibi büyük hatalar yapmazsa, Samet’in ilk maçta gösterdiği performans bizi son 16’ya taşıyabilir. Bugün kızdığımız Samet, yarın kahramanımız olabilir. Milli Takımın başında Sergen Yalçın, Okan Buruk veya İsmail Kartal gibi isimler olsaydı, milli ruhun sahaya ve ülkeye daha iyi yansıyacağına inananlar var. Ancak, Milli Takımımıza hala kulüp formasıyla bakanların çoğunlukta olduğu bir ortamda, bu ruhu yeniden canlandırmak zor. 2002 Dünya Kupası’nda elde edilen başarının arkasında yatan birlik ve beraberlik ruhunu yeniden yakalamamız gerekiyor. O dönemde 7’den 77’ye herkes aynı hedefe kilitlenmişti. Belki de bugün ihtiyacımız olan şey, yeni bir şarkı ve yeni bir hikaye ile milli ruhu canlandırmak. "Arar buluruz izini, bilirsin zır deliyiz biz, hem yazında hem kışında, nerde olsan seninleyiz, bir oluruz yolunda..." sözleriyle tüm Türkiye’yi yeniden aynı hedefe kilitleyecek bir ruh, bugün aradığımız şey olabilir. Unutmayalım ki, futbolda her an her şey değişebilir. Moral bozmadan, geleceğe umutla bakmak gerekiyor. Milli Takımımızın her zaman yanındayız ve desteklemeye devam edeceğiz. Türkiye, futbolu seven ve futbol tutkusu ile yaşayan bir ülke. Bu tutkunun yeniden alevlenmesi, başarıların yeniden gelmesi için birlikte hareket etmek, genç yeteneklerimize güvenmek ve onlara gereken desteği vermek zorundayız. Turnuvadaki şansımız hala devam ediyor ve her şeyin mümkün olabileceğini unutmayalım. Birlikte başarabiliriz, birlikte yeniden ayağa kalkabiliriz.